“Kayıp Kamyon” filminin yıldız oyuncuları Yetkin Dikinciler ile Gözde Cığacı, Sabah Günaydın TV’de Yasemin Döngel’in sunduğu ‘Yasemİnce İtiraflar’ programına konuk oldu. Yetkin Dikinciler, “Bir dedeyle torun ilişkisi ile başlıyor. Onların bir takım duygusal ve maddi kayıpları, bir dede torununa istikbalini vaat etmeye çalışıyor ama tam o sırada başına bir şeyler geliyor” sözleriyle filmin konusundan bahsetti. Gözde Cığacı ise, “Bazı işlerde, bazı karakterlerin içinde bulunmak zaman zaman çok heyecanlandığımız bir şeydir, zaman zaman da gerçekçi olmak gerekirse mesleğimizi yaparız. Kayıp Kamyon için şunları söyleyebilirim ki; bendeki hissi çok başka.” ifadelerini kullandı. Sahne aralarında çok eğlendiklerini belirten ikili, “Sette zamanı durdurmaya çalışmışlığımız var.” itirafında bulunurken, Dikinciler’in “Kuşakların çatıştığı falan yok” sözleri çok konuşuldu. İşte röportajın tüm detayları…
-“Kayıp Kamyon” filmi vizyona giriyor, çok da keyifli görünüyor. Neler hissediyorsunuz?
Yetkin Dikinciler: Gördükleriniz göreceklerinizin teminatıdır. Ben de merak ediyorum, filmin tamamını henüz görmedik. Samimiyetle, heyecanla, bütün ekip büyük bir özveri ile çalıştık. Biz mutluyuz, umarım yüzümüz kara çıkmaz.
Gözde Çığacı: Aslında sette sahneleri çekerkenki heyecanın birkaç katı kadar, benim için öyleydi mesela. O sahneye girmeden önce de çok heyecanlıydım şimdi biz totelde ne yapmışız diye göreceğiz, onun heyecanı daha başka tabii.
Yetkin Dikinciler: Aynı duygudayım çünkü yapacak bir şey yok artık. “Ah” dediğimiz yerde “Vah” diyeceğiz sonra (gülüyor).
GÜNÜN EN ÖNEMLİ MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN
-Hemen kısaca bilmeyenler için filmin konusunu sizden dinlesek…
Y.D.: Öncelikle kuşak çatışması, bir dedeyle torun ilişkisi ile başlıyor. Onların bir takım duygusal ve maddi kayıpları, bir dedenin torununa sahip çıkması ve onu imar etmesi, istikbalini vaat etmeye çalışıyor ama tam o sırada başına bir şeyler geliyor emekli zabıta Vasıf’ın. Zeynep’le itişmeleri var, tabii ki jenerasyon farkı, a dediğine b diyor, b dediğine c diyor herkes birbirinin. E burada da d diyen bir Fehmi katılıyor aralarına. Eski dost, dostun d’si herhalde o (gülüyor). Bütün duygular var filmde, bir yola çıktığınızda yolun kendisi evet hedeftir ama yolun da tadını çıkarmak lazım. Yolun da farkında olmak lazım. Bazen kaybettiğiniz bir şeyi ararken ummadığınız şeyler buluyorsunuz. Bu film tam da onun hikayesi aynı zamanda. Bir bağlanma hikayesi; bir yol arkadaşlığı, dostluk ve bana kalan duygusuyla aslında unutmaya yüz tuttuğumuz duyguların hatırlanması hikayesi. Bir kamyonu ararken, afişte bile yok gördüğünüz gibi, seyirci de soruyor; “Arabayı gördük de kamyon nerede?” diyor, diğer bir seyirci de diyor ki, “E kayıp ya oğlum” (gülüyorlar).
Aslında film kendini de inşa etti, bir senaryo yarışmasından çıkan, Ercan Uçar’ın hikayesinden. Bölge olarak da İznik ve civarında onun güzel dokusunda çektik, İstanbul’da da çekimlerimiz oldu. Bütün oyuncuların ortak heyecan etrafında buluştuğunu öncelikle düşündüğüm sonrasında da uygulayarak gördüğüm bir film seti yaşadık. Filmin içinde duygudan duyguya savrulacağız tabii ki ama sonunda herkesin kendi hayatını yaşarken aslında başkalarının hayatını ıskalayarak bağ kuramayacağımız sonucuna ulaşması oluyor. İnsanlar birbirlerini varsayarak çok daha güzel birlikte bir hayat inşa edebilirler. Onun ipuçlarıyla da filmin sonuna doğru yolculuk yapıyoruz.
G.Ç.: Bence böyle çok uzun zamandır da aslında izleyemediğimiz, görmediğimiz ve böyle sanki uzun zamandır görmeye ihtiyaç duyduğumuz bazı duyguların hatırlatılması gibi. İşte tam dede-torun ilişkisi, iki arkadaş-eski dost ilişkisi, o yolculuğun aslında hayat yolculuğu gibi gidiyor olması, bende öyle bir his uyandırıyor. Çünkü aslında hayat yolculuğu gibi. Biz planlar yapıyoruz, ama o planlar hiçbir zaman düşündüğümüz gibi ilerlemiyor. Sonuç olarak yaşanması gerekeni yaşıyoruz.
BENDEKİ HİSSİ ÇOK BAŞKA
-İnsan insanı yolculukta tanırmış ya… Siz bu yolculukta neler yaşadınız, ne kadar tanıştınız?
G.Ç.: Bazı işlerde, bazı karakterlerin içinde bulunmak zaman zaman çok heyecanlandığımız bir şeydir, zaman zaman da gerçekçi olmak gerekirse mesleğimizi yaparız. Kayıp Kamyon için şunları söyleyebilirim ki; ben aslında sete geldiğimde, girdiğim andan itibaren orada önce bir şeyler öğrendiğim, bir şeyler keşfettiğim, yarım saatlik bir yemek arasında oturup başka başka güzel hikayelerle evrilebildiğim bir yer oldu. Bendeki hissi çok başka. Bazı setlerde yaşarız bunu ama ben burada çok daha başka yaşadım bunu. Öyle, benim için kıymetliydi.
Y.D.: Hikayeler bir telefonla başlıyor. Kayıp Kamyon diye bir senaryo. Ben de okudum onu fakat turnem oyunum falan vardı çok da ilgilenemedim. Biraz zaman geçti, Ekrem Aslan’dan bahsettiler, o yönetecek dediler. Tamam, güzel ama hala bakamıyorum. Sonra benim 15 yıldır profesyonel oyunda birlikte oynadığım Bülent Emin Yarar aradı beni. “Yetkin, bana bir senaryo geldi, ‘Kayıp Kamyon’ diye, sana da gelmiş” dedi. “A o sana da mı geldi” dedim. “Evet” dedi. “A bizi birlikte mi düşünmüşler?” dedim, işte burası benim için sihirli nokta. “Ekrem Aslan o role seni, bu role beni düşündüğüne göre başka bir yerden bakacak.” dedim. Öyle güzel bir film kaldı ki bize biz ne görürsek görelim o bizim filmimiz artık. Ben böyle bir filmde çalıştım, o yüzden de çok mutluyum.
BEN BİR İTİRAFTA BULUNMAK İSTİYORUM…
G.Ç.: Ben bir itirafta bulunmak istiyorum: Kayıp Kamyon’un senaryosu bana geldi, henüz okumamıştım. Biz menajerim Meryem’le konuşurken Bülent Emin Yarar ile Yetkin Dikinciler dedi, cümlesini bitirmeden dedim ki “Kabul ediyorum.” Dur bir okusaydın dedi, “Hiçbir önemi yok. Kabul ediyorum.” dedim. Bunu da söylemem lazımdı.
Haber Kaynak : SABAH.COM.TR
“Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır.”
GÜNDEM
23 Mart 2025SPOR
23 Mart 2025GÜNDEM
23 Mart 2025SPOR
23 Mart 2025SPOR
23 Mart 2025GÜNDEM
23 Mart 2025GÜNDEM
23 Mart 2025